Diyabet ve Oruç
Diyabetli Bireyler Oruç Tutabilirler Mi?

Bu sorunun cevabını vermek için hangi diyabetli hastadan bahsedildiğini, kullandığı ilaçları, kan şekeri dengesinin sağlanıp,sağlanamadığını, varsa ilave hastalıklar ve buna ait kullanılmakta olan ilaçlarını bilmemiz gerekir.

Tıpta ‘hastalık yoktur, hasta vardır’ diye bir deyiş vardır.   Nasıl ki, aynı hastalığa sahip bireylerin durumları ve ilaçları farklı olabiliyorsa, bu soruya da verilecek cevap kişiden kişiye değişebilmektedir.  Genel anlamda söylersek oruç tutmak diyabetik bir hasta için hem daha zor, hem de sağlıklı bir bireye göre daha zarar verici olabilir.

Bu nedenle diyabetik hastalar oruç tutma kararı öncesinde mutlaka kendisini takip eden hekime danışmalıdırlar. Hastalarımız ‘nasıl olsa doktorum tutma diyecek’ diye başvurmamaktadır. Oysa bazı şeker hastalarının oruç tutmasına engel olmamaktayız. Hatta oruç tutmasını onaylamadığımız hastalarımızdan illa tutmak isteyenlere de en azından daha kolay oruç tutmaları, daha az zarar görmelerini sağlayacak şekilde destek vermekteyiz.

Bilindiği üzere diyabetik hastaların beslenmesinde ana öğünlerin yanı sıra, ara öğünler de öneririz.  Yani alınan yiyecekleri daha fazla öğüne bölmüş oluruz.  Bu sayede ana öğünlerden sonra fazla gıda alımına bağlı şeker yükselmesinin önüne geçebiliriz. Öte yandan kullanılan  ilaçlara ve insüline bağlı olarak kan şekeri düşmesini de engellemiş oluruz.  

Yine diyabetik hastaların bol su tüketmesini isteriz.  Çünkü bu hastalarda özellikle kan şekeri yükseldiğinde idrardan şeker atılmasına bağlı olarak sıvı kaybı gelişir.  Bu yüzden diyabetli bireyler, hele  kan şekerleri düzensiz- yüksek seyrediyorsa sık ve çok idrara çıkma, aşırı su içme ve ağız kuruluğundan yakınırlar.

Buna rağmen  pek çok diyabetli hasta oruç tutabilir.  Örneğin sadece insülin direnci veya gizli şekeri olanların oruç tutmasında sakınca yoktur.
Hipoglisemi ataklarından korunmak için tavsiyeleriniz nedir? = Oruç tutan şeker hastalarına pratik önerileriniz nelerdir?

1. Doktor ve diyetisyen yardımıyla günlük kalori Ramazan ayına göre güncellenmiş bir beslenme programı oluşturulmalıdır
2.  İlaçların programını iftar ve sahurda alınacak şekilde
hekim tarafından düzenlenmelidir. Belki bazı ilaçların dozları değiştirilebilir , hatta bazı ilaçlar eklenir ya da kesilebilir.
3. İftar ve sahurda fazla yemek yerine bu ikisi arasındaki sürede  sık ve az beslenmek daha uygun olacaktır.
4. İftar ve sahur arasında bolca su tüketilmelidir.
5. Diyetisyen önerisine uygun olarak ekmek, pide, hamur işi yiyecekler, pirinç, patates ve şekerli yiyecekler kısıtlanmalıdır.
6. Protein ve yağ içeren gıdalar daha uzun süre tokluk hissi sağlar. Buna karşın aşırı protein tüketimi hem daha çok susatır, hem de böbrek fonksiyonlarını bozabilir. Diyetisyen önerisiyle daha uzun süre kan şekerini dengede tutabilen protein içeren gıdalar (süt, az tuzlu peynir, yoğurt, yumurta, tavuk, baklagiller) tüketilmelidir.
7. Çorba, sebze yemekleri ve zeytinyağlılar tercih edilmelidir.
8. Terleme ile sıvı kaybına yol açabileceğinden ve şeker düşmelerine neden olabileceğinden diyabetiklere oruç sırasında aşırı egzersiz önerilmez. İftar ile sahur arası hafif yürüyüşler faydalı olacaktır.
9.  Günün sıcak saatlerinde güneşten kaçınılması, rahat ve terletmeyen kıyafet seçimi  önerilir.

Hastalar ilaçlarını nasıl kullanmalıdır?

Diyabetli eğer oruç tutmakta ısrarlıysa mutlaka hekimine danışmalı ve tedavi planı Ramazan için yeniden düzenlenmelidir. İnsülin direncini azaltan ya da sadece kan şekeri düzenleyen ilaçlarda genellikle doz düzenlenmesi gerekmeyebilir. Öte yandan kan şekeri düşürücü ilaçların ve insülinlerin dozlarının ve uygulanma zamanlarının yeniden düzenlenmesi gerekir. Aksi takdirde ani kan şekeri düşmeleri olabilir.

Şeker hastalığı nedeniyle böbrek yetmezliği, kalp yetmezliği gibi eşlik eden sorunları olanlara tavsiyeleriniz nelerdir?

Diyabetin yanında kalp ya da böbrek yetmezliği olan hastalar diyabet anlamında ne kadar iyi durumda olursa olsunlar, ne kadar az ilaç alıyor olurlarsa olsunlar asla oruç tutmamalıdırlar. Çünkü bu kimselerde uzun süre susuzluk ve açlıkla çok ciddi su ve tuz dengesi bozuklukları, tansiyon değişiklikleri gelişebilir.  Susuzluk, su ve tuz dengesindeki değişimler özellikle kalp ve böbrek hastalığı olan bireyleri daha olumsuz etkileyip, hayati riskler dahi doğurabilmektedir.
Yine Tip 2 diyabeti olan ama  diyetin yanında sadece şeker dengeleyici ilaç kullanan, henüz şeker düşürücü ilaç ya da insülin kullanmayan diyabetliler oruç tutabilir.  Ancak bunlar bile hekim kontrolünde olmak zorundadırlar.  Çünkü bazı diyabetiklerde kan şekeri düşmeleri de gözlenmektedir. Bu kişiler Ramazan boyunca şeker takibi ve beslenme programına devam etmelidir.

Öte yandan tip 1 diyabeti olanlar (genelde genç yaşta ortaya çıkan ve insüline bağımlı diyabet) ya da Tip 2 diyabeti olan ama çoklu doz insülin kullanan hastalar asla oruç tutmamalıdırlar.  Ne tür diyabeti olursa ve hangi ilacı kullanıyorsa kullansın, şeker kontrolünün zor sağlandığı, ani şeker düşmesi ve yükselmesi ile seyreden diyabetliler de oruç tutmamalıdır.
Bazı diyabetliler ise yukarıdaki iki gruba da girmemektedir. Bunlar şeker düşürücü haplarla ya da ‘bazal’ diye tabir ettiğimiz günde bir kere uygulanıp, tüm gün etkisini sürdüren insülinlerle diyabeti kontrol altında olan hastalarımızdır. Bu hastaların da oruç tutmasını önermemekteyiz.   Ama hasta ısrarla oruç tutmak  istiyorsa mutlaka doktoruna danışarak ve onun kontrolü altında oruç tutmalıdır.

Hangi diyabetlilere asla oruç tutmaları önerilmez?

1- Kan şekeri sık sık normalin altına (60-70 mg/dl altına) düşenler,
2- Hipoglisemiyi (kan şeker düşüşü) fark etmeyen hastalar,
3- Kan şekeri düzensiz- iyi ayarlanmamış hastalar,
4- Böbrek-kalp ya da karaciğer yetersizliği olan hastalar,
5- Gebeler
6- Yalnız yaşayan (özellikle yaşlı) diyabetliler,
7- Çeşitli sebeplerle diüretik (idrar söktürücü) tedavi altında olan diyabetliler,
8- Çoklu doz insülin tedavisi uygulanan hastalar

Diyabetli bireylerin oruçluyken, karşılaşabilecekleri sıkıntılı durumlar nelerdir?

Ani şeker düşmeleri özellikle insülin ve şeker düşürücü ilaç kullanan hastalarda daha fazla görülebilir. Bu duruma engel olmak amacıyla fazla gıda alınması ise tersine şeker yükselmesine neden olur.
Vücuttaki şeker deposu yaklaşık 8 saatlik bir açlık için yeterlidir. Sonrasında vücudumuz  yağları yakarak enerji sağlamaya çalışır. Bu durumda ise (özellikle insülin hormon yokluğunda) kanda bazı zehirli maddeler birikir.
Bunun yanında kan şekeri, 180mg/dl üzerine çıktığı durumlarda idrardan atılmaya başlanır. Bu durumda sık ve bol idrara çıkma gelişir. Sonuçta normalden fazla sıvı kaybı gelişir. Bu durum tansiyon düşmesi, tuz dengesinde bozulma, denge kaybı ve bayılmaya neden olabilir.
Yüksek kan şekeri ve sıvı kaybı sonucunda kanın kendiliğinden pıhtı oluşturma riski artar. Bu istenmeyen durumlara yol açabilir.
+90 216 339 57 57
Enver Şükrü Göncüoğlu - DoktorTakvimi.com
Copyright ©  2019 envergoncuoglu.com